Metin Erksan’ın 1965 yapımı filmi "Sevmek Zamanı", Türk sinemasının en özgün ve etkileyici aşk hikayelerinden birini anlatır. Film, tutku, aşk ve ideal güzellik üzerine derin bir sorgulama yaparken, aşkın insan ruhundaki yansımalarını şiirsel bir dille sunar.
Başkarakterimiz Halil, bir köşkte duvarları boyayan sade bir işçidir. Günün birinde köşkün duvarlarında asılı bir kadın portresiyle karşılaşır ve bu resme aşık olur. Bu aşk, sıradan bir duygu değildir; Halil, resimdeki kadını bir insan olarak değil, ulaşılmaz bir güzellik, bir ideal olarak sever. Bu noktada, film aşkın somut bir insan mı yoksa soyut bir imge mi olduğu sorusunu irdeler. Ancak bir gün, portredeki kadın Meral ile karşılaşır ve bu noktadan itibaren film, izleyiciyi daha derin bir duygusal çelişkinin içine çeker. Meral, Halil'e karşı gerçek bir aşk beslemeye başlarken, Halil resimdeki ideale duyduğu bağlılıktan kopmakta zorlanır. Meral, Halil'e gerçek sevgisini sunarken, Halil ise sadece resme olan saf aşkına tutunur.
Bu derin ve sessiz çatışma, filmin ana temasını oluşturur: Aşk bir insanla mı yaşanır yoksa bir hayalle mi? Halil, somut bir varlıktan ziyade zihnindeki imgeye bağlı kalırken, Meral, aşkın gerçek dünyadaki karşılığını arar. Film, diyaloglardan çok görsel anlatımıyla ve sembolik diliyle dikkat çeker. İstanbul’un sessiz ve mistik mekanları, bu şiirsel hikayeyi büyüleyici bir şekilde tamamlar.
"Sevmek Zamanı", aşkın doğasına dair düşündüren, sıra dışı ve derin bir film. Halil’in aşkla imge arasındaki mücadelesi, sevginin insan ruhundaki farklı katmanlarını içten ve etkileyici bir şekilde izleyiciye sunar. Film, hem görsel hem de duygusal olarak iz bırakır ve izleyenleri aşk kavramını yeniden düşünmeye davet eder.
Comments