top of page

Night on Earth (1991)

Night on Earth (1991), ünlü bağımsız yönetmen Jim Jarmusch’un beş farklı şehirde geçen, birbirinden bağımsız ama tematik olarak bağlantılı hikayeleri anlattığı çok özel bir film. Her bir hikaye, bir taksi şoförü ve yolcuları arasındaki etkileşimler üzerinden ilerlerken, Jarmusch, insan doğasının evrensel yönlerini, günlük hayatın sıradan anlarındaki derinlikleri ve dünyanın farklı kültürlerinin ilginç yönlerini incelikle işler. Film, yer yer komik, yer yer dokunaklı, her zaman içten ve samimi bir üslupla karakterlerin hayatlarına dokunur.


Film, beş farklı şehirde, bir gecede geçen hikayeleri anlatır: Los Angeles, New York, Paris, Roma ve Helsinki. Her şehirde, bir taksi şoförü ve yolcuları arasındaki kısa ama anlamlı karşılaşmalar merkezde yer alır. Jarmusch, bu hikayeler aracılığıyla kültürel farklılıkları, yalnızlığı, insan ilişkilerinin derinliğini ve bazen tesadüflerle dolu olan hayatın kendisini büyük bir zarafetle anlatır.


Los Angeles

İlk hikaye Los Angeles'ta geçer. Corky (Winona Ryder), genç bir kadın taksi şoförüdür. Taksisine binen Victoria Snelling (Gena Rowlands), önemli bir Hollywood yetkilisidir. Victoria, Corky’nin taksisine bindiğinde, onun zorlu yaşamıyla ilgili bir şeyler fark eder ve genç kadına sinema dünyasında bir iş fırsatı sunar. Ancak Corky, sıradan bir hayatı ve hayalini kurduğu araba tamirciliğini sinema kariyerine tercih eder. Jarmusch, bu sahnede insanların farklı hayalleri olduğunu ve toplumun belirli başarı tanımlarının herkes için geçerli olmadığını zarif bir şekilde gösterir. Corky'nin hayalleri, Victoria'nın dünyasından tamamen farklıdır, ama ikisi de bu kısa karşılaşmada birbirlerine saygı duyar.


New York

İkinci hikaye, New York’ta geçer. Taksi şoförü Helmut (Armin Mueller-Stahl), Doğu Almanya’dan yeni göç etmiş, şehirde henüz tecrübeli olmayan bir adamdır. Arabasını kullanmayı bilmeyen Helmut, Brooklyn’de taksisine aldığı yolcusu YoYo (Giancarlo Esposito) tarafından yönlendirilir. İkili arasında ilk başta kültürel farklılıklar nedeniyle bir yabancılaşma vardır, ancak zamanla komik bir şekilde birbirlerine bağlanırlar. Bu hikaye, iki farklı dünyadan gelen insanların, bir arada olmanın ve birbirine yardım etmenin ne kadar değerli olduğunu gösterir. Jarmusch, bu sahnelerde göçmenlik, şehir hayatının karmaşıklığı ve insan ilişkilerinin evrenselliği üzerine düşündürür.


Paris

Üçüncü hikaye Paris’te geçer. Taksi şoförü bir Afrikalıdır (Isaach De Bankolé) ve taksisine bir kör kadını (Béatrice Dalle) alır. İlk başta şoför, kör kadınla ilgili önyargılara kapılır ve ona karşı biraz sert davranır. Ancak yolculuk boyunca kadının zekası, özgüveni ve dünyayı görme biçimi şoförün onun hakkında düşüncelerini tamamen değiştirir. Jarmusch, bu hikayede kör kadının, şoförün göremediği şeyleri “görmesi” metaforunu kullanarak derin bir insanlık mesajı verir. Görme yetisinin ötesinde, insanların dünyayı algılama biçimleri üzerine düşündürür.


Roma

Dördüncü hikaye Roma'da geçer ve filmdeki en komik bölümlerden biridir. Taksici Roberto Benigni'nin canlandırdığı karakter, son derece konuşkan ve neşeli bir adamdır. Gece boyunca, yaşlı bir rahibi taksisine alır ve ona hayatındaki en utanmazca hikayelerini anlatmaya başlar. Roberto Benigni’nin karakteri, rahibin sessizliğini bozmaya çalışırken, kendi hayatındaki cinsel maceraları komik bir şekilde anlatır. Ancak bu hikaye, rahibin beklenmedik bir şekilde rahatsızlanmasıyla farklı bir yön alır. Jarmusch, burada mizahı ve hayatın beklenmedik anlarını bir araya getirerek, insan doğasının komik ama bir o kadar da kırılgan yanını ortaya koyar.


Helsinki

Son hikaye, Finlandiya'nın kasvetli atmosferinde geçer. Helsinki’de bir taksi şoförü, geceyi fabrikada içki içerek geçirmiş üç adamı taşır. Yolculuk boyunca içlerinden biri, zorlu yaşam koşullarından ve karısının ölümünden bahseder. Taksici, kendi trajik hikayesini anlatarak adamların acılarını paylaşır. Bu son hikaye, filmdeki en karanlık ve en duygusal bölümdür. Jarmusch, burada yalnızlığı, kayıpları ve hayatın acımasızlığını büyük bir duyarlılıkla işler. Ancak bu hikaye aynı zamanda, insanın en zor anlarında bile bir şekilde başkalarıyla bağlantı kurabileceğini, duygusal anlamda yalnız olmadığını gösterir.



0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page