Le Feu Follet (The Fire Within, 1963), yönetmen Louis Malle’in, hayatın anlamını ve insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesini anlatan, içten ve sarsıcı bir film. Hikaye, genç ve çekici bir adam olan Alain Leroy'un, depresyon ve bağımlılıkla mücadelesini işlerken, izleyiciye derin bir yalnızlık duygusunu aktarır.
Alain, bir süredir Paris dışında bir rehabilitasyon merkezinde kalmaktadır. Alkolizmle boğuşan Alain, bu bağımlılığını yendiği halde hayatın geri kalanına dair umutsuzluğunu yenemez. İyileşmesi gerektiğini bilse de, içinde büyük bir boşluk vardır. Hayattan ve insanlardan uzaklaşmış olan Alain, varoluşunu sorgulamaktadır. Dünyada kendine bir yer bulamayan ve içsel bir huzuru yakalayamayan Alain, artık yaşamak için bir sebep görememektedir.
Doktorları ve çevresindekiler Alain’in hayatına devam etmesi için çaba gösterse de, o Paris’e dönüp eski arkadaşlarıyla vedalaşmaya karar verir. Alain’in Paris’e dönüşü, geçmişine yaptığı bir yolculuk gibidir. Eski dostlarını ziyaret eder, sohbet eder, eski günleri yad ederler. Ancak bu buluşmalar, Alain’in yalnızca daha da yalnız hissetmesine sebep olur. Arkadaşları, yaşama dair umutlu, günlük telaşları içinde yaşayan insanlardır. Alain ise onlara yabancılaşmış, kendi karanlık düşüncelerinde kaybolmuştur.
Film boyunca Alain’in içine düştüğü bu karanlık, onun kendi varoluşunu sorgulamasıyla birleşir. Hayatın anlamını bulamayan Alain, çaresizce her buluşmasında arkadaşlarından bir umut kırıntısı arar. Ancak onların yaşam tarzı ve düşünceleri Alain’in kaybettiği anlamı geri getirmez. En sonunda Alain, Paris’teki bu yolculuğunun sona erdiğini hisseder.
Le Feu Follet, yaşamın boşluğunu ve bir insanın kendi içindeki karanlıkla mücadelesini, duygusal ve derin bir şekilde ele alır. Louis Malle’in zarif sinematografisi ve Maurice Ronet’nin etkileyici performansı, Alain’in yalnızlığını ve varoluşsal sancısını adeta hissettirir. Film, insanın kendi içinde kaybolma sürecine dair dokunaklı bir portre sunar. Alain’in yolculuğu, bazen hayatın anlamını bulmak için çıktığımız yolculuklarda, aslında ne kadar kaybolabileceğimizi gösteren, acı ama dürüst bir hikaye olarak izleyiciyi düşündürür.
Comments